


Hidrokarbonlar
Hidrojen ve karbon olmak üzere iki elementten oluşan organik bir bileşiktir. Petrol bileşiminin büyük bir kısmı değişen uzunluklardaki hidrokarbonlardan oluşur.
En küçük hidrokarbon metan, tek bir karbon atomu ve dört hidrojen atomundan oluşur. Bununla birlikte, hidrokarbonlar, zincirler, daireler ve diğer karmaşık şekiller dahil olmak üzere birçok yönden birbirine bağlanmış yüzlerce veya binlerce bireysel atomdan oluşabilir.
Hidrokarbonların özelliklerini sınıflandırmak için birkaç temel türe ayrılırlar.
Alkanlar: Bunlar doymuş hidrokarbonlar olarak adlandırılır. Yani sadece tüm karbon atomları arasında tek bağlar içerirler. Alkanlar, petrol yakıtlarının temelidir ve doğrusal ve dallı formlarda bulunurlar.
Doymamış Hidrokarbonlar: Karbon atomları arasında bir veya daha fazla çift bağa sahip olan hidrokarbonlara alken denir.
Sikloalkanlar: Bir veya daha fazla halka yapısı içeren herhangi bir hidrokarbon.
Aromatik Hidrokarbonlar: Areneler olarak da adlandırılan aromatik hidrokarbonlar, karbon atomlarının birbirini izleyen çift ve tek bağlarla bağlandığı benzersiz bir karbon molekülleri sınıfıdır. Bu molekül sınıfı, karbon atomları arasındaki bağların tek ve çift bağlar arasında bir ara bağ olduğu özel halka yapılarına sahiptir.
Bu sınıftaki moleküller, endüstriyel çözücü «benzen» içerir.
Benzen (C6H6): Diğer hidrokarbonlar gibi benzen de petrolün doğal bir bileşenidir. Oda sıcaklığında renksiz, yanıcı, tatlı kokulu bir sıvıdır ve yüksek oktan sayısına sahip olduğu için çoğu benzin karışımının bir bileşenidir.
Benzen de oldukça kanserojendir ve kemik iliği yetmezliği ve kemik kanserine neden olduğu iyi bilinmektedir. Elbette, “hoş aroması” nedeniyle tıraş sonrası ve diğer kozmetiklerde bir katkı maddesi olarak kullanıldığında kanserojenliği iyi bilinmemektedir.
En büyük benzen kullanımı (% 50), stiren ve polistren plastiklerinin ürünüdür. Ayrıca Naylon üretiminde önemli olan sikloheksan olarak bilinen bir moleküle dönüştürülür. Siklohekzan üretmek için benzenin yaklaşık% 15'i kullanılır. Böcek ilaçlarından kauçuğa kadar her şeyde daha küçük miktarlar kullanılır.
Benzen yapısı iki şekilde çizilebilir. İlkinde, çift bağ karakteri açıkça çizilir. Kısa elli versiyonda, yapıyı göstermek için halkanın içine bir daire çizilir. Benzen içindeki her bir karbon atomuna bağlı tek bir hidrojen vardır.
Aşağıdaki I. ve II. çizimleri eştir. Pratikte III. çizim kullanılır.
Benzen, renksiz, alevlenebilen, kaynama noktası 80,1 °C, erime noktası 5,5 °C olan bir sıvıdır.
Binükleer Aromatik Hidrokarbonlar: Molekülünde iki benzen halkası içeren bileşiklerdir.
Hidrokarbonlar
Hidrojen ve karbon olmak üzere iki elementten oluşan organik bir bileşiktir. Petrol bileşiminin büyük bir kısmı değişen uzunluklardaki hidrokarbonlardan oluşur.
En küçük hidrokarbon metan, tek bir karbon atomu ve dört hidrojen atomundan oluşur. Bununla birlikte, hidrokarbonlar, zincirler, daireler ve diğer karmaşık şekiller dahil olmak üzere birçok yönden birbirine bağlanmış yüzlerce veya binlerce bireysel atomdan oluşabilir.
Hidrokarbonların özelliklerini sınıflandırmak için birkaç temel türe ayrılırlar.
Alkanlar: Bunlar doymuş hidrokarbonlar olarak adlandırılır. Yani sadece tüm karbon atomları arasında tek bağlar içerirler. Alkanlar, petrol yakıtlarının temelidir ve doğrusal ve dallı formlarda bulunurlar.
Doymamış Hidrokarbonlar: Karbon atomları arasında bir veya daha fazla çift bağa sahip olan hidrokarbonlara alken denir.
Sikloalkanlar: Bir veya daha fazla halka yapısı içeren herhangi bir hidrokarbon.
Aromatik Hidrokarbonlar: Areneler olarak da adlandırılan aromatik hidrokarbonlar, karbon atomlarının birbirini izleyen çift ve tek bağlarla bağlandığı benzersiz bir karbon molekülleri sınıfıdır. Bu molekül sınıfı, karbon atomları arasındaki bağların tek ve çift bağlar arasında bir ara bağ olduğu özel halka yapılarına sahiptir.
Bu sınıftaki moleküller, endüstriyel çözücü «benzen» içerir.
Benzen (C6H6): Diğer hidrokarbonlar gibi benzen de petrolün doğal bir bileşenidir. Oda sıcaklığında renksiz, yanıcı, tatlı kokulu bir sıvıdır ve yüksek oktan sayısına sahip olduğu için çoğu benzin karışımının bir bileşenidir.
Benzen de oldukça kanserojendir ve kemik iliği yetmezliği ve kemik kanserine neden olduğu iyi bilinmektedir. Elbette, “hoş aroması” nedeniyle tıraş sonrası ve diğer kozmetiklerde bir katkı maddesi olarak kullanıldığında kanserojenliği iyi bilinmemektedir.
En büyük benzen kullanımı (% 50), stiren ve polistren plastiklerinin ürünüdür. Ayrıca Naylon üretiminde önemli olan sikloheksan olarak bilinen bir moleküle dönüştürülür. Siklohekzan üretmek için benzenin yaklaşık% 15'i kullanılır. Böcek ilaçlarından kauçuğa kadar her şeyde daha küçük miktarlar kullanılır.
Benzen yapısı iki şekilde çizilebilir. İlkinde, çift bağ karakteri açıkça çizilir. Kısa elli versiyonda, yapıyı göstermek için halkanın içine bir daire çizilir. Benzen içindeki her bir karbon atomuna bağlı tek bir hidrojen vardır.
Aşağıdaki I. ve II. çizimleri eştir. Pratikte III. çizim kullanılır.
Benzen, renksiz, alevlenebilen, kaynama noktası 80,1 °C, erime noktası 5,5 °C olan bir sıvıdır.
Binükleer Aromatik Hidrokarbonlar: Molekülünde iki benzen halkası içeren bileşiklerdir.
Hakkında
Kyäni, faydalı bileşenlerden oluşan besin takviyesi ürünlerini; benzersiz iş fırsatıyla birlikte dünya çapında 50'den fazla ülkeye ulaştırmaktadır. İdeal sağlığımızı korumak için günlük olarak Kyäni ürünlerini kullanırız, bu ürünleri başkalarıyla paylaşırız, işimizi inşa etmek ve sürdürmek için neredeyse her gün belirli bir saatimizi işe adarız ve başkalarını da Kyäni fırsatına dahil ederek veya Potato Pak ve Caring Hands programlarına katkı sağlayarak başarımızı başkalarıyla paylaşırız.
Hakkında
Kyäni, faydalı bileşenlerden oluşan besin takviyesi ürünlerini; benzersiz iş fırsatıyla birlikte dünya çapında 50'den fazla ülkeye ulaştırmaktadır. İdeal sağlığımızı korumak için günlük olarak Kyäni ürünlerini kullanırız, bu ürünleri başkalarıyla paylaşırız, işimizi inşa etmek ve sürdürmek için neredeyse her gün belirli bir saatimizi işe adarız ve başkalarını da Kyäni fırsatına dahil ederek veya Potato Pak ve Caring Hands programlarına katkı sağlayarak başarımızı başkalarıyla paylaşırız.
Sayfa Yapım Aşamasındadır.
Sayfa Yapım Aşamasındadır.
Eğitim / Bilgi / Çözüm Platformu
Petrol Kaynakları ve Sınıflandırması
Petrol mühendisleri yeni kuyular açılırken sondaj masraflarını, bunların diğer yeni veya mevcut rezervuarlarla bağlantılarını incelerler. Bir kuyuda başlangıçta üretilen günlük petrol miktarı, zamanla kuyu basıncının azalması, kuyuya su birikmesi ve diğer faktörler nedeniyle azalır. Her kuyunun çalıştırılma masrafları hemen hemen sabit olduğundan bu gibi durumlarda üretilen her varil için harcanan para artar, ekonomik sınır geçilir ve nihayetinde üretim durdurulur.
Konvensiyonal petrol rezervlerinden çıkarılan ürün doğal halde akışkandır, seyreltilmeden pompalanabilir ve standart üretim teknikleri dışında yöntemlere gerek olmaz; dolayısıyla ekonomik yönden olumlu rezervlerdir.
Konvensiyonal olmayan petrol rezervleri ise türüne göre değişen oranlarda daha fazla üretim harcaması gerektirir; bu rezervler üç genel grupta toplanabilir,
1. Ağır Yağlar: Bu tür kaynaklar, konvensiyonal rezervlerden alınan ham petrole benzerler, farkı daha kalın olmaları, daha fazla sülfür ve ağır metal kirlilikleri içermeleridir. İstenmeyen bu özellikler nedeniyle rafinasyon kademeleri daha fazladır ve dolayısıyla pahalıdır.
2. Katran Kumları: Bu tür rezervlerden petrolün elde edilmesi yüzey kazısı, mayınlama veya uygun bir toplama yöntemiyle yapılır.
3. Yağ Şeyller: Bu tür yataklardan alınan kaynaklarda da konvensiyonal petrol yataklarından çıkarılan ham petrole kıyasla çok daha fazla rafinasyona ve suya gerek vardır.
Her devlet, mevcut rezervler, keşfedilmiş kaynaklar ve gelecekte keşfedilebilecek potansiyel rezervler olmak üzere topraklarındaki ‘tüm petrol kaynaklarını bilmek ister .Bu nedenle tüm kaynak miktarlarını kapsayan bir sınıflandırma sistemine gereksinim vardır.
Böyle bir sistem milli kaynakların saptanmasında hayati bir öneme sahiptir ve zaman içinde periyodik olarak güncelleştirilmesi gerekir.. Sınıflandırma sisteminde önemli kriterler aşağıdaki verileri içerir.
-
· Petrol kaynağı alanının bir bütün olarak değerlendirilmesi
-
· Kaynaklar ve hidrokarbon birikimlerinin tanımlanmış şartnamelere uygun olarak sıralanması
-
· Keşif, geliştirme ve üretim aşamalarını kapsayan çalışmaların her aşamasında alınan önerilen işler ve alınan kararlar
-
· Uzun vadeli bir petrol çalışma programı hazırlanması
-
· Petrol çalışma programının diğer endüstri kollarına etkisinin değerlendirilmesi
İyi hazırlanmış bir petrol kaynakları sınıflandırma sistemi sadece konuyla ilişkili teknik elemanlarca değil, finans kuruluşları, analistler ve politikacılarca da anlaşılır olmalıdır. Petrol kaynakları ve rezervlerin nasıl sınıflandırılması gerektiği, jeofizikçiler, petrol mühendisleri ve kaynak ekonomistleri arasında son 30-40 yıldır kapsamlı bir şekilde tartışılmaktadır. Bu gibi sınıflandırmalarda değişkenlerin fazlalığı tüm kuruluşların (devlet kuruluşları, uluslar arası organizasyonlar, petrol şirketleri gibi) tek bir sistemde uzlaşmalarını zorlaştırdığından çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır.
Kaynakların tanımlanmasında tahminler aşağıdaki kalıplarla ifade edilir:
Muhafazakar (conservative) tahmin; düşük dereceli tahmindir
Gerçekçi (realistic) tahmin; iyi dereceli tahmin
İyimser (optimistic) tahmin, yüksek dereceli tahmindir
(Orijinal Kaynaklar (Original resources): Doğal birikimler yoluyla yer kabuğunda orijinal olarak bulunduğu ‘tahmin edilen’ hampetrol miktarıdır.
Keşfedilmiş Kaynaklar (Discovered Resources): Bir birikintiden o güne kadar üretilmiş gaz ve petrol ile kalan gaz ve petrol miktarının toplamıdır.
Nihai Rezervler (Ultimare Reserves): Keşfedilmiş üretilebilir kaynaklardır; bunlar, toplam üretim + gelecekteki üretilebilir kaynaklardır (rezervler)
Rezervler: Keşfedilmiş kaynaklardan gelecekte ekonomik olarak üretim yapılabileceği tahmin edilen gaz ve petrol miktarıdır.
Bağlı Kaynaklar (Contingent Resources): Keşfedilmiş üretilemeyen kaynakların alt sınıfıdır; bunlardan teknik olarak üretim yapılabilirse de ekonomik olmadığından halen ürün elde edilmemektedir.
Üretilemeyen Kaynaklar (Unrecoverable Resources): Keşfedilmiş üretilemeyen kaynakların alt sınıfıdır; bunlardan teknik ve ekonomik olarak üretim yapılamamaktadır.
Umulan Kaynaklar (Prospective Resources): Keşfedilmemiş, gelecekte üretilebilir kaynaklardır; bunlardan teknik ve ekonomik olarak üretim yapılabilir.
Keşfedilmemiş Üretilemeyen Kaynaklar (Undiscovered Unrecoverable Resources): Bunlardan teknik olarak da ekonomik olarak da üretim yapılamamaktadır.
İspatlanmış Rezervler (Proved Reserves): Kazanılabilir gaz ve petrol miktarının yüksek kesinlik derecesiyle saptanabildiği rezervlerdir. Gerçek üretim miktarı, tahmin edilen ispatlanmış rezervlere eşit veya daha fazladır.
Olası Rezervler (Probable Reserves): İspatlanmamış rezervler sınıfına girer; ilave veya ek rezervlerdir. Tahmini kazanılabilir miktarın doğruluk derecesi ispatlanmış rezervlerden daha düşüktür. Gerçek üretim miktarı tahmin edilen ispatlanmış + olası rezervlere eşit veya daha fazladır.
Mümkün Rezervler (Possible Reserves): İspatlanmamış rezervler sınıfına girer; ilave veya ek rezervlerdir. Tahmini kazanılabilir miktarın doğruluk derecesi olası rezervlerden daha düşüktür. Gerçek üretim miktarı tahmin edilen ispatlanmış + olası + mümkün rezervlere eşit veya daha fazladır.
Geliştirilmiş Rezervler (Developed Reserves): Mevcut kuyulardan ve tesislerden üretim yapılacağı ümit edilen rezervlerdir; geliştirilmiş üretim rezervleri ve geliştirilmiş üretim-yapılmayan rezervler olarak iki sınıfa ayrılır.
Geliştirilmemiş Rezervler (Undeveloped Reserves): Üretim yapılabilmesi için önemli miktarda harcama yapmayı gerektiren rezervlerdir. Yeni kuyular açılmasını veya mevcut kuyuların derinleştirilerek farklı rezervuarlara ulaşılması veya benzeri çalışmaları gerektirir.)





Rafinerizasyon
Kraking ve Petrol Ürünleri :
Petrol ürünlerinin hemen hemen hepsi petrol rafinerilerinde damıtılmış petrolden oluşmaktadır. Rafineriler ham petrolün kalitesine ve ihtiyaca göre petrol ürünleri üretirler.Petrol genellikle enerji olarak tercih edilir :çeşitli derecelerde fuel oil ve benzin olarak. Rafineriler diğer kimyasal maddeleri de üretebilir, bunlardan bazıları plastik veya diğer ürünleri elde etmek için kullanılır. Petrol sülfür içerdiği için, bu sülfürün büyük bir kısmı da yine petrol ürünü olarak ayrıştırılır. Hidrojen ve karbon da, petrol kolası formunda ürün olarak kullanılabilir. Hidrojen genellikle rafinerideki diğer işlemlerde katalizör olarak veya hidrodesülfürizasyonda kullanılır.
Kraking işlemi; bir dönüşüm prosesidir; ısı ve basınçla (katalizör kullanılır veya kullanılmaz), ağır hidrokarbon moleküllerini parçalayarak daha hafif hidrokarbonların elde edildiği prosesidir.
Ana maddesi Karbon (:C) ve Hidrojen (:H) olan ham petrolün bileşenlerine ayrışma işlemi basitçe yandaki gibidir.
Bu ayrıştırma (:Kraking) işlemi ile, petrokimyasallar, nafta, karosen, asfalt,mazot,benzin,gazyağı, katran, parafin, sıvılaştırılmış doğal gaz başlıkları altında ana ürünler üretilir. Sıkça adını duyduğumuz «varil» ölçü birimi ile hesaplama, değerlendirme yapılır.
Kraking İşleminden Önce: Ham petrol, büyük moleküler yapıya, yüksek yoğunluğa, yüksek kaynama noktasına, uçucu olmamaya, zor akışkanlığa ve zor tutuşma özelliklerine sahiptir.
Kraking İşleminden Sonra: Ham petrol, daha küçük moleküler yapıya, daha düşük yoğunluğa, daha düşük kaynama noktasına sahip formlara dönüştürülür. Dönüştükçe ara ürünler çıkar ve her defasında da daha çok uçucu, daha kolay akışkan, daha çabuk tutuşur olur.
Petrol rafinerilerinin ana ürünleri:
(1 Varil = 42 Galon = 159,5 Lt )Damıtılan bir varil petrolün yüzde 80'iyakıt amaçlıdır. Yüzde 20'si ise asfalt ve diğer petrokimyasal ürünlerdir. Bir varil ham petrolden elde edilen ürünlerin yaklaşık yüzde dağılımları şu şekildedir.%43 (:68,5 Lt) Benzin%18 (:29 Lt) Motorin%14 (:22 Lt) Petrokimyasallar%11 (:18 Lt) LPG%9 (:14 Lt) Jet Yakıtı%5 (:8 Lt) Asfalt
Asfalt:
Durağan, dayanımlı akmaz halden katı hale kadar değişkenlik gösteren siyah ve kahverengi organik bir maddedir.
Özellikleri: Ana olarak bir hidrokarbon olan asfaltın, kimyasal bileşimi oldukça karışık ve değişken olup, petrolün destilasyonundan veya doğal yataklardan elde edilir. Bugün yaygın olarak kullanılan asfalt, petrolün rafinasyonundan elde edilen yan üründür. Maden kömürünün damıtılması aşamasında elde edilen siyah madde zifttir. Buna toprak ve/veya taş eklenir.
Asfalt; yolların, hava alanlarının kaplanmasında, çatı izolasyonunda, su ile ilgili olan yapılarda su geçirmezlik sağlamada kullanılır. Yapışkan özelliği vardır. Boya sanayinde, akü üretiminde, su kanallarını kaplamada ve kil tuğlalarını yapıştırmada kullanılır. Asfalt genellikle petrolün oksidasyonu sonucunda ortaya çıkmıştır. Yani petrol kökenlidir. Çamur ve göl halinde yer altında kaya aralarında sert halde de bulunur. Sert haldekiler yer altından maden çıkarılır gibi çıkarılır. Ayrıca kum taşlarında ve killer arasında da bulunur.
Mazot veya Motorin :
Dizel motorlarda kullanılan, ham petrolün damıtma ürünlerinden biridir.
Ham petrolün damıtılması sırasında 200-300°C kaynama aralığında alınan üçüncü ana ürün motorindir. Motorin dizel motoru yakıtıdır.
Yanma ısısını mekanik güce çevirmek için en yeterli mekanizma olan dizel makinesi, benzin ve gaz makinelerinden takriben 30 yıl kadar sonra 1892 de Dizel tarafından keşfedildi. Yüksek kompresyonlu bir makinenin geliştirilmesinin sebeplerinden biri, daha ucuz yakıtların kullanı-labilme arzusundan dolayı idi. Termik verim bakımından dizel makinesi gaz ve benzin makinelerinden daha verimlidir. Çünkü daha yüksek bir sıkıştırma oranı ile çalışır, İlk İmâl edilen dizeller ağır devirli ve büyük silindirli olduklarından piyasaya arz edilen fueloil'lerin silindire püskür¬tülerek yanma suretiyle kullanılmaları mümkün oluyordu. Fakat zamanla dizel imalâtçıları makine ebatlarını küçültüp devir adedini artırarak daha fazla güç üretimi yoluna gidince bu ihtiyaca cevap verecek yakıtların yapılması zaruret haline geldi. Çeşitli makine imalâtçıları değişik tip motorlar imâl ettiklerinden bunların herbiri için ayrı bir dizel yakıtı imâlinin imkânsızlığı karşısında ASTM de bunları bir sınıflandırmaya tâbi tutmak mecburiyetinde kaldı.
Fuel oil :
Ya da yakıt yağ, koyu renkte, az akışkan bir petrol ürünüdür. Elektrik, ısı ya da buhar sistemlerinde kullanılabilen Fuel Oil, her türlü endüstriyel fabrika, tesis ve binalarda tercih edilmektedir. Kolay pompalanır, yanar ve tasarruf sağlar.
Benzin :
Petrolden imal edilen bir tür yakıt.
Benzin pompaları
• 150 °C’a kadar ham benzin,
• 150-250 °C’a kadar gaz yağı, kerosen, jet yakıtı,
• 250-350 °C’a kadar dizel yakıtı,
• 350 °C’dan sonra da ağır yağlar elde edilir.
Kimyasal olarak benzin ham petrolün özelliğine bağlı olarak 120’den fazla hidrokarbon ihtiva eder. Bunların çoğu doymuş hidrokarbon yapısında olup, 4’den 12’ye kadar karbon ihtiva ederler.
Sentetik olarak benzini Alman kimyager Bergius’un metodu ile kömürden elde etmek mümkündür. Bu metoda göre kömür yüksek basınç altında katalitik hidrojenasyon ile sıvı hidrokarbonlara dönüştürülür.
Fischer-Tropsch ise karbonmonoksit ile hidrojeni katalitik olarak birleştirerek sıvı hidrokarbon elde etmiştir. Her iki metod ile hem daha pahalı hem de daha kalitesiz benzin elde edilmektedir. Ancak yakın bir gelecekte bu proseslerin ticari önemi olma ihtimali vardır.
Organik bileşenlerin parçalanması, katalitik veya ısı ile bozunmasıyla elde edilen benzin, bugünün motorlarının çoğu için gerekli olan yüksek performansı sağlar. Benzin en fazla içten yanmalı motorlarda ve bir dereceye kadar da özel sobalarda yakıt olarak, organik kimyada ise çözücü olarak kullanılır. Yağ endüstrisinin ilk zamanlarında büyük ölçüde atılan benzin, otomobil sanayiinin gelişmesiyle büyük önem kazanmıştır. Motor benzininin kaynama noktası 32,2 °C ile 210 °C arasındadır. Motor yakıtı olarak fonksiyonlarını tam yapabilmesi için, ticari benzin, şu özelliklere sahip olarak üretilmelidir:
1. Değişik yük altında ve hızda durmadan yanabilmeli;
2. Motorun kolay çalışması için soğuk havalarda yeterli olarak buharlaşmalı;
3. Sıcak havalarda aşırı derecede buharlaşarak tıkanmalara sebep olmamalı;
4. Motorda kurum teşkiline yol açan kaynama noktası yüksek olan bileşikleri bertaraf etmeli;
5. Depo içinde oksitlenmeye yol açmamalı;
6. Buji tıkanmasını ve karbüratör buzlanmasını minimuma indirmelidir.
Benzinin motorlarda hava ile olan hassas karışımı, iklim ve mevsime göre düzenlenir. Benzinin kalitesini belirten en önemli faktör, oktan sayısıdır. Oktan sayısı benzinin yanma esnasında vurmaya karşı direnç kabiliyetinin bir ölçüsüdür. Şayet oktan sayısı çok küçük ise motor vurur ve zarara uğrar. Oktan sayısı çok yüksek ise fazla kaliteli olması istenmediğinden gereksiz yere para ödenmiş olur. Otomobil motorları çeşitli oktanlara ihtiyaç gösterdiğinden piyasaya çok sayıda oktan sayıları farklı olan benzin sürülmektedir. Çeşitli türlerdeki benzinlerin verdikleri enerjiler arasında küçük farklar vardır. Şayet otomobil süpap vurmadan çalışıyorsa, farklı benzinlerle aldığı mesafeler aynıdır.
Gaz Yağı :
Ya da taş yağı, rafinerilerde benzinden sonra alınan bir üründür. Önceleri sadece aydınlatma amacıyla kullanılırken sonradan ısıtma, soğutma, traktör yakıtı ve jet yakıtı olarak kullanılmaya da başlanmıştır.
Kerosen adıyla Jet yakıtı olarak kullanılır. Gazyağı zift lekelerini çözer. Gaz yağı bir sıvı yakıttır asla gaz yakıt olarak düşünmeyiniz. Gaz yağı direk yanamaz. Onu kumaşa (bez, çaput vb. ne varsa) döküp öyle yakabiliriz.
Katran:
Organik maddenin yıkıcı damıtımından elde edilen akışmaz siyah bir sıvıdır. Katranın çoğu kok üretiminin bir yan ürünü olarak kömürden elde edilir, ancak aynı zamanda petrolden,turba veya servi, ardıç gibi bazı ağaçların gövdelerinde özsulardan da elde edilmektedir.
Katran Tipleri : "Katran" kelimesi bir çok farklı maddeyi tanımlamak için kullanılmaktadır. Doğada bulunan "katran ocakları" (örnek Los Angeles'de La Brea Katran Ocakları) gerçekte katran değil, asfalt içermektedir ve aslında asfalt ocakları olarak bilinmektedir. Katran kumuçökeltileri katrandan ziyade aynen Shropshire'deki Katran Tünelinde olduğu gibi farklı oranlarda yer sakızı ve yoğun ham petrol ile kum (veya taş)içermektedir. Aynı zamanda "Burma Yağı" veya "Burma Nefti" diye de bilinen "Rangoon katran"ı gerçekte petroldür."Katran" ve zift bazen birbirinin yerine kullanılabilmektedir; ancak zift, katran daha akıcı iken daha katıdır.Sigara yapımındada katran kullanılır.Sağdaki resimde görüldüğü üzere sigarada kullanılan katranın sıvı hali.
Nafta :
Petrolün 100ºC ile 250ºC derece arasında damıtılmasından elde edilen, benzinle gazyağı arasında bir üründür.
Parafin Mum :
(Latince parum affinis), petrolden elde edilen renksiz, kokusuz bir mum çeşidi. Parafin mumu ilk defa 1829 yılında Carl Reichenbach tarafından odun katranından; daha sonra bütümlü tabakalardan; 1867'den sonra da petrolden elde edildi. 1947'de de sentetik parafin mumu yapıldı. Petrolün bir yan ürünüdür. Ayrıca ham petrolün, parafininin giderilmesi gerekir. Ham petrolün rafinasyonunda yan ürün olarak elde edilen yağlı parafin önce sıcakta eritilir, sonra da soğutularak yalnız parafinin donması sağlanır ve donan posa şeklindeki parafin yağlı kısımlarından süzülerek ayrılır. Bugün modern olarak çalışan parafin imalathaneleri de, yukardaki esasa dayanarak parafin mumunu üretir. Yeni metodlara göre yapılan parafin mumları % 20 kadar yağ ihtiva eder. Bazı durumlarda yağ miktarı % 3'e kadar düşürülür. Daha ileri saflaştırma ile renk, koku ve tadı daha iyileştirilir. Saflaştırma işleminde sülfat asidi ve kil kullanılır. Parafin mumları, Poennsylvania ham petrolü gibi parafin esaslı petrol türlerinden elde edilir. Ham parafin mumunun erime noktası 37 ile 48 °C tam rafine edilmiş parafin mumunun ergime noktası ise, 48 ile 66 °C arasında değişir. Erime noktası yüksek olan parafin mumu çoğunlukla 26-30 karbonlu alkanlardır.Sentetik parafin mumu, İkinci Dünya Savaşından sonra Fischer-Tropsch tekniğiyle elde edildi. Bu metodda ham madde kömürdür. Kömürden elde edilen karbon monoksit ve H2 karışımından manyetik demirin katalitik etkisiyle hidrokarbonlara dönüşür. Elde edilen ürünlerden bir kısmı parafin mumudur. Bunlar çok beyaz olup, petrolden yapılan parafin mumlarından daha serttir. 50-55 karbon bulunduran sentetik parafinlerin molekül ağırlığı ortalama 750 civarındadır. Bazı özelliklerden dolayı petrolden yapılan mumların yerine kullanılır.Parafine batırılmış veya parafinle kaplanmış kâğıt ve karton, sıvı ve katı yiyeceklerin saklanmasında kullanılır. Çünkü parafin mumları reaksiyona girmez.Çeşitli sanayi dallarında kimyevi ve elektriki yalıtma maddesi olarak kullanılır. Tekstilde, eczacılıkta, kozmetik sanayiinde plastik, patlayıcı madde ve elektrik malzemelerinin imalinde, bağcılıkta aşı yerlerinin izolasyonunda kullanılır. Mum imalatında balmumunun yerini almıştır.
Dünya üzerinde tüm petrol rafinerizasyonunun kıtalar üzerindeki oransal dağılımı ve kıtasal petrol rafinerizasyon miktarları (milyon ton/yıl) :


Türkiye Petrol Rafinerileri
Türkiye'de şimdiye kadar kurulmuş bulunan petrol rafinerilerine ait bilgiler, devreye giriş tarihleri ve kapasite gelişimleri aşağıda sırasıyla verilmektedir.
Boğaziçi Tasfiyehanesi :
1930 yılında Beykoz yakınında hampetrol işleme kapasitesi 40 ton/gün (13 200 ton/yıl) olan bu rafineri özel teşebbüs, "Türkiye Naft Sanayii A.Ş." adına Yaşua Biraderler tarafından kurulan ilk rafineri tesisi olup Romanya'dan gelen hampetrolü işlemekteydi.Bu rafineri, 1934 yılında bazı vergi meseleleri yüzünden kapanmıştır.
Raman Tecrübe Tasfiyehanesi :
1940 yılında Ramandağında petrol bulununca, petrol sondajlarının ve diğer vasıtaların akaryakıt ihtiyacını temin etmek maksadıyla, Diyarbakır Maden Tetkik Arama Enstitüsü depolarında bulunan Boğaziçi Tasfiyehanesinin işe yarar kazanları Maymune Boğazına taşınmış ve böylece 1942 yazında kurulan 10 ton/gün (3 300 ton/yıl) kapasiteli Raman Tecrübe Tasfiyehanesi, Batman'da 1945 yılında kurulan Pilot Rafineri faaliyete geçinceye kadar hizmet görmüştür.
Batman Tecrübe Tasfiyehanesi :
Diyarbakır M.T.A. deposunda bulunan Boğaziçi Tasfiyehanesine ait geri kalan malzeme ve yeni ilavelerle bir Pilot Rafineri daha kurulmuştur. 1945 yılında çalışmaya başlayan bu rafinerinin hampetrol işleme kapasitesi 200 ton/gün (66 000 ton/yıl) olup, daha sonra T.P.A.O.'ya devredilmiştir.
Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) Batman Rafinerisi :
İşleme Kapasitesi : 1,4 milyon ton/yıl
Nelson Kompleksite Değeri : 1,83
Satış : 538 bin ton/yıl
Depolama Kapasitesi : 300 bin mt3
Çalışan Personel : 400'den fazla
1951 yılında Raman ve Garzan'daki petrol sahalarında petrol arama faaliyetlerinden alınan olumlu sonuçlar paralelinde, bu milli ve doğal yeraltı petrol kaynağını en iyi biçimde değerlendirmek amacıyla öncekinden daha büyük ve kapasitesi 1000 ton/gün (330 000 ton/yıl) olan modern bir rafineri kurulmasına karar verilmiştir. Bu rafinerinin inşaası 1955 yılı ortalarında tamamlanarak deneme çalışmalarına başlanmıştır. Altı ay süren çalışmalardan sonra Parsons Firması rafineriyi TPAO'ya devretmiş ve 1956 yılından itibaren rafineri tam kapasite ile çalışmaya başlamıştır. 1959 yılından itibaren Raman ve özellikle Garzan'daki petrol arama sahaları geliştirilerek Batman Rafinerisinin yıllık kapasitesinin %75-100 oranında artırılmasını gerekli kılan petrol rezervleri belirlenmiştir. Hampetrol üretiminin ve petrol ürünlerine olan ihtiyacın giderek artmasıyla rafinerinin kapasitesi 1960 yılında 580 bin ton/yıl'a yükseltilmiş, 1966 yılında mevcut sisteme yüksek oktanlı benzin ve LPG gazı üretmek üzere REFORMER ve LPG üniteleri ilave edilerek devreye alınmıştır. 1972 yılında da gerçekleştirilen Tevsii Projesi ile rafinerinin kapasitesi 1.1 milyon ton/yıl'a yükseltilmiştir.
Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi (ATAŞ) :
1958 yılında Mersin'de Mobil Oil, Shell, Caltex ve B.P. tarafından kurulan şirketin adı Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi olup, kısa adı ATAŞ'dır. Petrol Kanunu hükümleri gereğince yabancı sermaye ile kurulan bu rafinerinin yıllık kapasitesi 3.2 milyon ton düzeyindeydi. ATAŞ Şirketinin kurucularından CALTEX daha sonra ortaklıktan ayrılmıştır. Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketinde MOREF(Mobil Refining) %51, Shell %27, BP-Turk %17 ve Marmara Petrol % 5 hisseye sahiptir. 1969 yılında rafinerinin kapasitesi 4.4 milyon ton/yıl'a yükseltilmiştir.
İstanbul Petrol Rafinerisi Anonim Şirketi (İPRAŞ) (İzmit Rafinerisi) :
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ülkemizde akaryakıt dağıtımı alanında faaliyet gösteren California Texas Oil Corp. (CALTEX) şirketi ile anlaşma yapmak suretiyle İstanbul'dan 80 km uzaklıkta, İzmit Körfezi'nin kuzey kıyısındaki Tütünçiftlik yöresinde, yıllık kapasitesi 1 milyon ton olan bir rafineri kurmak üzere Petrol Dairesi'nden 10/12/1959 tarihinde belge almıştır. İstanbul Petrol Rafinerisi A.Ş. (İPRAŞ), endüstrimizin, sivil halkın ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin petrol ürünleri gereksinimini karşılamak amacıyla kurulmuş olup, % 51 hissesi TPAO'ya, geri kalan % 49'u uluslararası bir petrol şirketi olan CALTEX'e ait idi. Rafineri 23 Nisan 1960 tarihinde temeli atıldıktan 16 ay sonra 24 Ağustos 1961 tarihinde devreye alınmıştır. TPAO ve Caltex arasındaki 10 yıl süreli ortaklık anlaşması 12 Mart 1972'de sona ermiş ve bu tarihte Caltex'in hisse senetleri, TPAO tarafından satın alınarak rafineri tümüyle ulusal bir kuruluş olmuştur.
İPRAŞ'ın Ana Sözleşmesi 25 Ekim 1983 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı'nda TÜPRAŞ Ana Sözleşmesi'ne dönüştürülmüş ve TÜPRAŞ'ın tescil ve ilanı 16 Kasım 1983 tarihinde tamamlanmıştır.
Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) İzmit Rafinerisi :
İşleme Kapasitesi : 11,3 milyon ton/yıl
Nelson Kompleksite Değeri : 14,5
Satış : 14,9 milyon ton/yıl
Depolama Kapasitesi : 3 milyon mt3
Çalışan Personel : 2000'den fazla
TPAO'na bağlı olarak faaliyet gösteren İzmir ve Batman Rafinerileri ile Kırıkkale Rafinerisi TÜPRAŞ'a devredilmiştir. İzmit Rafinerisi'nin 1961 yılında 1.0 milyon ton/yıl olan hampetrol işleme kapasitesi, 1967 yılında I.Darboğaz Giderme Projesi ile 2.2 milyon ton/yıla, 1972 yılında gerçekleşen I.Tevsi Projesi ile 5.5 milyon ton/yıla, 1977'de tamamlanan II.Darboğaz Giderme Projesi sonunda 7.0 milyon ton/yıla, 1980 yılında yapılan çalışmalar sonunda 7.8 milyon ton/yıla, 1982 yılında tamamlanan II.Tevsi Projesi sonunda da 11.3 milyon ton/yıla ulaşmıştır. Euro V standartlarında üretim yapan İzmit Rafinerisi, Türkiye petrol ürünleri tüketiminin yaklaşık % 33'ünün gerçekleştiği tüketim merkezinin odağında yer almaktadır. İzmit Rafinerisi’nde, 4,2 milyon ton ağır siyah ürünü AB standartlarında çoğunluğu motorin olmak üzere benzin ve LPG gibi daha değerli yaklaşık 3,5 milyon ton çevreci beyaz ürüne dönüştüren Fuel Oil Dönüşüm Tesisi, 2014 yılı sonunda tamamlanmıştır. Fuel Oil Dönüşüm Tesisi’nin devreye girmesiyle İzmit Rafinerisi Nelson Kompleksite değeri 14,5 ile dünyanın dönüşüm oranı en yüksek rafinerilerinden biri olmuştur.
Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) İzmir Rafinerisi :
İşleme Kapasitesi : 11,9 milyon ton/yıl
Nelson Kompleksite Değeri : 7,66
Satış : 9,7 milyon ton/yıl
Depolama Kapasitesi : 2,5 milyon mt3
Çalışan Personel : 1400'den fazla
Türkiye'de artan petrol ürünleri talebini karşılamak amacıyla İzmir'in Aliağa yöresinde 1967 Ağustos ayında temeli atılan İzmir Rafinerisi 1972 yılında işletmeye alınmıştır. Kuruluşunda 3 milyon ton/yıl olan hampetrol işleme kapasitesi, Darboğaz Giderme Projeleri ile 1982 yılında 3.8 milyon ton/yıl'a, 1984 yılında 5.0 milyon ton/yıl'a ve 18 Kasım 1987 tarihinde tamamlanan Tevsii Projesi sonunda 10 milyon ton/yıl'a ulaşmıştır. Ayrıca 300 000 ton/yıl kapasiteli ülkemizin tek makina yağı kompleksi İzmir Rafinerisinde bulunmaktadır. Makina Yağları Kompleksi projesi kapsamındaki Vakum, Propan Deasfalting, Furfurol Ekstraksiyon, Ferrofining, Dewaxing, Hidrojen Üniteleri 23/4/1974 tarihinde işletmeye alınmıştır. 1988 yılında İzmir Rafinerisinin mevcut makina yağı üretim kapasitesi 175 bin ton/yıl'dan 300 bin ton/yıl'a çıkarılmıştır.
Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) Kırıkkale Rafinerisi :
İşleme Kapasitesi : 5,4 milyon ton/yıl
Nelson Kompleksite Değeri : 6,32
Satış : 4 milyon ton/yıl
Depolama Kapasitesi : 1,3 milyon mt3
Çalışan Personel : 900'den fazla
Orta Anadolu Bölgesi'nin petrol ürünleri ihtiyacını karşılamak amacıyla TPAO ile ROMANYA INDUSTRIAL EXPORT IMPORT firması arasında 14 Ağustos 1977 tarihinde imzalanan ticari sözleşme ile kredi anlaşması çerçevesinde kurulmuştur. Kırıkkale Rafinerisi yılda 5 Milyon Ton 36 oAPI graviteli Kerkük hampetrolü işleyecek şekilde dizayn edilmiştir. Kırıkkale Rafinerisinin hampetrol ikmali BOTAŞ'ın Ceyhan Terminalinden 447 Km. uzunluğunda 24 inç'lik boru hattı ile yapılmaktadır. Mevcut durumda maksimum kapasitesi 5.0 milyon ton/yıl'dır. Kırıkkale Rafinerisi 25 Ekim 1986 tarihinde işletmeye alınmıştır.
Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) Körfez Rafinerisi :
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.'nin kurduğu ilk kompleks olan Yarımca Tesisleri, Etilen, Klor Alkali, Vinil Klorür Monomer, Polivinil Klorür, Alçak Yoğunluk Polietilen Fabrikaları ile 1970 yılında üretime başlamıştır. 1972-1976 yılları arasında Karbon Siyahı, Stiren, Polistiren, DDB, BDX, SBR, CBR ve Kaprolaktam Fabrikaları da devreye alınarak Yarımca Tesisleri kuruluşunu tamamlamıştır. 1990 yılından itibaren Dünya Petrokimya Sanayi ile birlikte krize giren PETKİM, 1990-1995 yılları arasında Yarımca Tesislerindeki Klor Alkali, Etilen, Stiren, LAB (DDB) ve Kaprolaktam Fabrikalarının üretimine son vermiştir. PE, PVC ve VCM fabrikalarının üretimine de 2001 yılı içerisinde son verilmiştir. Yarımca Tesisleri, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/54 sayılı kararı ile Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.'ye devredilmiş ve Körfez Petrokimya ve Rafineri Müdürlüğü adını almıştır. Emülsiyon Stiren Butadien Kauçuk (SBR), Solüsyon Bütadien Kauçuk (CBR), Karbon Siyahı (KS), Polistiren (PS) ve Bütadien Ekstraksiyon (BDX) Fabrikaları üretime devam etmektedir.
Nelson Kompleksitesi
(Nelson Karmaşıklık Endeksi) Dünyada rafinerilerin değeri “Nelson Kompleksitesi (NK)” olarak tabir edilen bir birimle ölçülür. Bir birim ham petrolden ne kadar yüksek katma değerli nihai ürün üretilebildiğini ifade eder. Nelson Endeksi, petrol rafinerilerine karmaşıklık seviyelerine göre değer atamak için kullanılan bir referans çerçevesidir.
NKE, 1960 yılında Wilbur Nelson tarafından geliştirilmiştir. Bir rafinerinin nasıl çalıştığına ilişkin ayrıntıları, özel sektör bilgisi olmadan anlamak zor olduğundan, NKE, farklı rafinerilerin karmaşıklığını ölçmek ve sıralamak için kolay bir metodoloji sunmaktadır.
Belirli bir rafinerinin ham petrol ve yükseltme kapasitesine dayalı olarak inşaat maliyetlerinin göreceli bir ölçümünü sağlayan saf bir maliyet endeksidir. Çeşitli ürün birimlerinin maliyetlerini saf ham petrol damıtma biriminin maliyetiyle karşılaştırır. Endeksin hesaplanması, çeşitli yükseltme birimlerinin ek maliyetine ve göreli yükseltme kapasitesine dayalı olarak bir rafinerinin göreli maliyetini ölçmeye yönelik bir girişimdir.
NKE , 1'den 20'ye kadar bir ölçek içinde ölçülür; burada düşük sayılar, doğası gereği basit olan ve jet yakıtı ve kalorifer yakıtı gibi düşük kaliteli yakıt üreten rafinerileri temsil eder. Yüksek sayılar, yüksek miktarlarda üretim yapan daha karmaşık ve pahalı rafinerileri temsil eder.
Bir rafinerinin Nelson Endeksindeki puanı ne kadar yüksekse, o kadar karmaşıktır. Daha karmaşık rafineriler daha geniş bir ürün yelpazesini işleme ve üretme yeteneğine sahiptir ve bu nedenle daha ekonomik değere sahiptir. Bu endeks, rafineriler hakkındaki bilgileri basit terimlerle, insanların anlaması kolay, parçalamak için kullanılır. Bir skoru bağlamlaştırmak için petrol ve gaz endüstrisi hakkında özel bir bilgiye ihtiyaç yoktur.
Bireysel bir rafineri için Nelson Endeksini belirlemek için, rafinerideki her bir ekipman parçasına bir skor atanır ve skorlar birlikte eklenir. Bir rafineri ne kadar ekipmana sahipse, o kadar çok yönlü ve esnektir. Düşük puanlara sahip rafineriler, örneğin sınırlı bir sınıf aralığında yağı idare edebilir; örneğin, yüksek Nelson Endeksine sahip bir rafineri daha yüksek değerli ham ürünlere ek olarak düşük kaliteli ham maddeleri de kullanabilir. Bu, rafineri yöneticilerini tüm üretim ihtiyaçları için pahalı ve kaliteli ham petrol satın almaya zorlamak yerine, piyasadaki en ucuz ham petrolden yararlanmasını sağlar. Bir dizi ham kaliteyi işlemenin yanı sıra, yüksek Nelson Endeksine sahip bir rafineri de daha fazla petrol ve gaz ürünü üretebilir. Bu, üretim potansiyelini genişletir.
Rafineriler, pazarın ihtiyaçlarını karşılamak için üretimi ayarlayabilir, belirli ürünler için yüksek fiyatlardan yararlanabilir ve şu anda açık pazarda iyi satış yapmayan ürünlerin üretimini hızlandırabilir. Bu, kar potansiyelini arttırır ve rafinerilerin sürekli üretimde kalmasını sağlar.
NKE göre, ortalama olarak, ABD rafinerileri dünyadaki en karmaşık rafinerilerdir. Rafine etme, ülkenin yakıt kaynaklarının korunmasında hayati bir rol oynar. Örneğin Avrupa'da, pek çok rafineri, modern tüketicilerin talep ettiği kaliteli yakıtı üretemedikleri ve rafinerileri geliştirmenin getireceği maliyetler nedeniyle kapanmıştır.
Petrol Endüstrisi
Dünya petrolünün yaklaşık üçte biri deniz kuyularından sağlanır. Sondaj işi, kablo ucuna bağlanan bir delici ucun belli bir ivme ile kuyuya düşürülmesi esasına dayanır. Günümüzde petrol arama ve işletmede rotary sondaj sistemleri kullanılmaktadır. Bunlar kara ve deniz petrol alanları için farklı sistemler halinde dizayn edilmişlerdir. Çok bilinen ve uygulanmakta olan sondaj tipleri, konvensiyonal dikey sondaj ve yönlü veya eğimli (slant, horizontal) sondajdır.
Konvensiyonal (Dikey) Sondaj: Yüzeyden petrolün bulunduğu rezervuara kadar dik yönlü inilen sondajdır. Bu yöntemler geleneksel olmakla beraber hala en çok uygulanan yöntem içindedir.
Darbeli sondaj, döner sondaj, darbeli ve döner sondaj gibi alt türleri vardır.
Yönlü Sondaj: Bir üretim kuyusu açılırken, özellikle denizde açılan kuyularda, dikey konumdan saptırılan sondaj tipidir. Bu tip sondajlar dikey olarak ulaşılamayan yataklara uygulanır. Örneğin, sığ göller, koruma alanları, demir yolları veya sondaj donanımının kurulamayacağı herhangi bir alanın altındaki yataklara ulaşmak uygulanan bir yöntemdir. Ayrıca uzun ve ince yataklara dikey sondajla ulaşım sağlanamadığı için de bu yöntem tercih edilir.
Dünya petrol üretiminin çoğunu özel şirketler değil, devlet kurumları kontrol etmektedir. Toplam dünya petrol rezervlerinin yarısından fazlası Orta Doğu'daki devlet kurumları tarafından kontrol edilir. Ulusal kurumları ve global şirketlerin içiçe, grift ilişkiler içinde olmaları, bu büyük endüstride işleri biraz karmaşık hale sokmaktadır. Bunu kolaylaştırmak için petrol endüstrisi iki ana kategoriye ayrılabilir: Ulusal Petrol Şirketleri (NOCs) ve Uluslararası Petrol Şirketleri (IOCs). Uluslararası Petrol Şirketleri ExxonMobil Royal Dutch Shell, BP Amoco gibi tanıdık isimler içerir.
Ulusal kurumları da herhangi bir uluslararası petrol şirketi gibi kurulur.
Bu iki şirket grubunu birbirinden ayıran temel öge; uluslararası petrol şirketlerinin kazanç raporlarını yayınlamaları ve hisse senedi sahiplerinin olmasıdır.
Rezerv büyüklüğü bakımından dünyanın en büyük ulusal kurumları Suudi Armaco ve İran Petrolleridir. Bu ulusal kurumların oluşturduğu birlik OPEC olarak tanımlıdır. OPEC kurucuları; Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezuela' dır. Katar (1961), Libya, Endonezya, Ekvador, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Gabon ve Angola daha sonradan katılmıştır.
Ülkelerin Petrol Rafinerizasyonları üretim kapasiteleri :

Dünyanın En Büyük Petrol Rafinerilerinin kapasiteleri :

Dünyanın En Büyük Petrol Rafineri Şirketlerinin kapasiteleri :

Petrol ve Doğal Gaz
Doğal gaz; metan (CH4), etan (C2H6), propan (C3H8) gibi hafif moleküler ağırlıklı hidrokarbonlardan oluşan
bir karışımdır. Yeraltında yalnız başına veya petrol ile birlikte bulunabilir. Doğal
gaz, yüzeyde ayrıştırılarak içerisinde bulunan ağır hidrokarbonlar (bütan, pentan, vb) uzaklaştırılır. Doğal
gaz, evlerimizde kullandığımız en temiz fosil yakıttır. Doğal gazın yanması durumunda karbondioksit, su buharı ve azot oksitler oluşur.
Petrol ve doğal gaz, aynı tip hidrokarbon moleküllerinden oluşmuştur. Sadece petrol sıvı haldedir.
Tüm hidrokarbonlar, hidrojen ve karbon atomları içermeleri ile aynıdır, fakat sahip oldukları karbon sayısında, doygunluk seviyelerinde, ister doğrusal ister siklon olsun, ister aromatik olsun olmasın, farklıdırlar. Doğal gaz yeraltında yalnız başına bulunabileceği gibi, petrol rezervuarlarında gaz başlığı olarak ve/veya petrol içerisinde çözünmüş olarak da bulunur.
Borulamadan Önce Sıvılaştırma :
Doğal gaz taşıma ve dağıtımının en yaygın yöntemi boru hatlarının kullanımıdır. Sondaj kuyusundan çıkan doğal gaz saf değildir. Beraberinde teknik ekipmana zarar verebilecek farklı katkılar, hidrojen sülfür ve karbon dioksit gibi zararlı gazlar da çıkar. Gaz, tam kuyu çıkışında, yüzey ayırıcılarda ve ayrıca iletim sırasında ve kompresör istasyonlarında, iletim hatlarına pompalanmadan önce birkaç kez temizlenir. Kuyudan çıkan gazın nemlidir. Bu haliyle hatlarda nem birikimine, kristalleşerek tıkanmalara neden olabileceğinden, önceden gazın kurutulması gerekir. Gaz, soğutma tesislerinde absorbanlar kullanılarak veya boru hattı çapının ve basıncın düşürülmesi ile soğutma sağlanır. Bunlara ek olarak, kokusuz olan doğal gaz hatta pompalanmadan önce, farkedilebilirliği sağlamak için kokulandırılır.
Gaz, kompresör istasyonunda hatta pompalanmadan önce, tekrar hava soğutma klimaları ile soğutulur. Yoğuşma yaratılır ve gazın hacmi küçültülerek, nakliyesi kolaylaştırıldığı gibi, hat kapasitesi de arttırılmış olur. Katkılardan yoğuşma sıcaklığına (-161.5 °C) kadar temizlendikten sonra soğutulan doğal gaz, “ sıvılaştırılmış doğal gaz ” (LNG) adı verilen sıvıya dönüşür . Bu teknolojinin en önemli avantajlarından biri olan sıvılaştırma sırasında gaz hacmi 600 kat küçülmüş olmasıdır. LNG, sıvılaştırma tesislerinde (tesislerinde) üretilir ve ardından özel kriyojenik tanklarda taşınabilir: deniz tank gemileri veya tank arabaları. Geleneksel doğal gaz iletimi için geleneksel olarak kullanılan gaz ana hatlarından uzakta bulunan alanlara gazın hızlı bir şekilde iletilmesini sağlar. Sıvılaştırılmış doğal gaz uzun süre depolanabilir, bu da stok oluşturmayı mümkün kılar . Doğal gazı ticari amaçlarla sıvılaştırmaya yönelik ilk girişimler 20. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır. 1917'de ABD'de ilk LNG üretildi, ancak boru hattı sistemlerinin geliştirilmesi bu teknolojinin gelişimini uzun süre geciktirdi. Bir sonraki LNG üretme girişimi 1941'de yapıldı, ancak üretim ancak 1960'ların ortalarında ticari ölçeğe ulaştı. Rusya'da Sahalin II projesi kapsamında ilk LNG santralinin inşaatına 2006 yılında başlandı.
Verimlilik açısından doğal gaz hat boru çapları max. 1.420 milimetre olarak kabul edilir.
Dünyanın en büyük gaz iletim sistemine sahip işletme; Rus Gazprom'dur. İşletmenin Rusya'daki hatları uzunluğu 171.200 kilometredir. (Dünya çevresini dört kez dolaşabilecek uzunluk.)
Sıvılaştırılmış petrol gazı LPG:
LPG, yani Sıvılaştırılmış Petrol Gazı, ham petrolün rafinerilerde damıtılması esnasında veya petrol yataklarının üzerinde bulunan doğal gazın ayrıştırılması ile elde edilen ve basınç altında sıvılaştırılan, renksiz, kokusuz, havadan ağır ve yanıcı bir gazdır. Bir sızıntı durumunda, gaz kaçağının hemen anlaşılması amacıyla rafineriler tarafından özellikle kokulandırılmıştır. Ülkemizde kullanılan mix LPG'nin bileşimi genelde %70 bütan, %30 propan'dır. Bir litre LPG gazlaştığında, normal şartlarda yaklaşık 250 litre gaz hacmine ulaşır. LPG doğal gaz gibi uçucu olmayıp, dibe çöker.
LPG'nin Avantajları:
LPG, kullanım şartlarına uyulduğunda, tüketicilerin güvenle kullanabileceği bir yakıttır. LPG, doğalgazın sağladığı bütün faydaları sağlayan ve herhangi bir merkezi altyapı gerektirmeyen bir enerji türüdür. LPG, basit kimyasal yapısından dolayı diğer enerji kaynaklarına göre çevreci bir yakıttır. LPG, ambalajanabilen ve taşınabilir bir enerji türüdür. LPG ayrıca, diğer yakıt türlerine göre ısı değeri yüksek ve verimli bir yakıttır. LPG herhangibir yaşam biriminin yaklaşık tüm enerji ihtiyacını kaşılayabilmektedir.
LPG'nin Kullanım Alanları:
Isınma, Mutfakta yemek pişirme ve araçlarda yakıt olarak. Ülkemizde doğalgazın yaygınlaşması ile ısınma ve mutfaktaki tüketim düşerken araçlarda kullanımı giderek yaygınlaşmıştır. Araçlarda kullanılan ve otogaz olarak da adlandırılan lpg mutfakta kullanılan tüpgaza göre bir miktar farklıdır.
Ham Petrol ve Doğal Gaz Birim Dönüşümleri

Petrol Taşımacılığı
Boru Hattı Taşımacılığı:
Kara ve deniz yolu taşımacılıklarına kıyasla yatırım maliyeti daha yüksek olan boru hatlı taşımacılığının; diğer taşıma türlerinden hızlı, güvenli, çevreci olması ve atmosfer koşullarından etkilenmemesi yanında yatınım daha kısa sürede ödemesi gibi üstünlükleri vardır. Bu nedenle, petrol ve doğal gazın, üretim merkezlerinden tüketim bölgelerine en ekonomik olarak boru hatları ile taşınması ön plana çıkmaktadır.
Boru hatları genel olarak ham petrol boru hatları ile doğal gaz boru hatları olmak üzere iki kısımda incelenmektedir. Ham petrol boru hatları ile petrol, zengin yataklara sahip bölgelerden limanlara veya pazarlara ulaştırmaktadır. Doğal gaz boru hatları ile doğalgaz, pazarlara süratle ulaştırmaktadır.
Dünyada ispatlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık % 65,8"i Ona Doğu Bölgesi'nde yer almaktadır. Bölge ülkelerinden Suudi Arabistan, bu rezervlerin % 25,9'unu bölge rezervlerinin ise % 39'una sahipken; Iran 12,7 milyar ton ile % I4*lük payı elinde tutmaktadır. Bağımsız Devletler Topluluğu'nun petrol rezervleri ise 7,8 milyar ton ile Dünya rezervlerinin % 5,8'ini oluşturmaktadır. Topluluk içinde Kazakistan'ın payı 0,7 milyar ton, Azerbaycan'ın ise 0,2 milyar tona ulaşmaktadır. Hazar petrolünü oluşturan Kazak ve Azeri petrollerinin Akdeniz'e taşınması gündem konusudur. Bunun yolu da Bakü-Ceyhan hattıdır. Ancak Dünya petrolünün 1/6'sını taşıyan Akdeniz'e, Hazar petrollerinin tamamını, bu hatla taşımak mümkün değildir. Karadeniz'i bir geçiş güzergâhı olarak kullanmak suretiyle Akdeniz hinterlandına servis yapmak mümkün olabilir. Boru hatları kurulurken Irak-Türkiye petrol boru hattından ders almak gerekmektedir. Boru hattan ikili ilişkilerden etkilenmemelidir. Boru hattının amacı petrolün bölge ülkeleri dışındaki Dünya Ülkelerine ulaşmasını sağlamaktır. Doğrudan dağıtım merkezindeki terminale işlenmek üzere aktarılmalıdır. Bunun dışında yapılacak bir çalışma ideolojik bir politikanın ürünü olacaktır. Bu durumda her zaman aksaması ve mesele çıkarması hatta işlememesi söz konusu olabilir. Petrol boru hatlarının en büyük engeli istikrarsız bölge ülkelerinin geleceklerinin ve ne yapacaklarının belli olmamasıdır.
Boru hatları Taşımacılığının Avantajları:
• Boru hatları, hava ve trafik sorunlarından etkilenmez.
• Tüm taşıma türleri içinde en yüksek sabit ve en düşük değişken maliyetlere sahip taşımacılık yöntemidir.
• Kurulduktan sonra, en ucuz taşıma yöntemidir.
Boru hatları Taşımacılığının Dezavantajları:
• Boru haranın önemli bir dezavantajı, bu (aşıma istemine özgü olan esnek olmayan yapısıdır. Büyük maliyetle bir kere inşa edildikten sonra talep artışına uyum sağlamak kolay değildir. Kuruluş maliyeti yüksektir ve uzmanlık gerektirir. Taşıma kapasitesini değiştirmek ilave yüksek maliyetler getirmektedir. Arz veya talepte bir azalma, gelir azalmasına neden olarak sistemin ekonomik bağımsızlığını etkileyebilir.
• Üretim veya tüketimde coğrafî kaymalar da diğer bir sınırlama nedenidir; iki yer arasında inşa edilmiş olan boru hattı değişimlere kolayca uyum sağlayamaz.
• Boru hata güzergahlarının inşasında doğal hayata zarar verebileceği kuşkusu nedeniyle çevresel kaygılar ön plana çıkabilir.
Karayolu Taşımacılığı:
Esnekliği sebebiyle diğer taşıma yöntemlerine göre ilk sırada yer almaktadır ve uluslararası taşımacılıkta büyük bir önem arz etmektedir. Bununla birlikte, özellikle rekabetin en yoğun olduğu taşımacılık türüdür.
Karayolu taşımacılığında, tır, tanker, kamyon vb. motorlu araçlar kullanılmaktadır.
Karayolu taşımacılığının gelişimi incelendiğinde, II. Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişerek, en kullanışlı taşımacılık türü ve dünyada en çok kullanılan taşıma yöntemlerinden birisi olduğu görülmektedir.
Her bir kara tankerinin 8-15 ton petrol taşıyabildiği dikkate alındığında, Kafkas ve Hazar bölgesinde üretilmesi söz konusu olan günde 2-3 milyon varil ham petrolün üretim bölgesinden gemilere yükleneceği liman komplekslerine karayolu ile taşınması yapılabilirlik hesapları açısından uygun değildir. Kara tankerlerinin işletme maliyeti, amortismanı, muazzam miktarda araç trafiği, yol açacağı yakıt tüketimi gibi nedenler bu taşımacılık türünü ekonomik açıdan kabul edilebilir olmaktan uzaklaştırmıştır. Taşıma terminalinin diğer ucundaki her biri 100-300 bin ton petrol taşıyabilecek gemilerin dolumu için her biri 10 ton taşıma kapasitesinde bulunan 10.000-30.000 kara tankerinin yük getirip doldurma yapmasını beklemek zorunda kalacaktır. Bu durum ise uzun sayılacak bir süre liman bağlama vergisi, sigorta, diğer navluna ait işlemlerin yapılmasını gerektirir ki bu İse taşıma maliyetini ekonomik olmaktan uzaklaştıracaktır.
Kara yolu taşımacılığı hemen her uç noktaya erişilebilmesi açısından avantajlıdır. Ancak taşıma mesafesinin kısa olması gerekir. Mesafe büyüdükçe ekonomide kaybolur. Bu nedenle kara yolu taşımacılığı diğer alternatif taşıma sistemleri kadar kitle taşımacılığına uygun değildir.
Karayolu Taşımacılığının Avantajları:
• Karayolu taşımacılığının her çeşit karayolunda gerçekleştiriliyor olması, kapsadığı pazar alan ve sayısı bakımından üstün olmasını sağlamaktadır.
• Karayolu taşımacılığı, karayolu bağlantısı olan her ülke veya yere ulaşılmasını sağlar.
• Masraflı bir altyapı gerektirmez.
• Kapıdan kapıya taşımacılık için en uygun olan taşımacılık yöntemidir.
• Terminal gereksinimi çoğunlukla azdır ve terminal noktalarındaki yatırım maliyetleri, diğerlerine göre daha düşüktür.
• Hızlı servis olanağı sağlayarak, yükleme ve boşaltmalarda zorluk gerektirmez, bu gibi işlemler gece bile kolaylıkla yapılabilmektedir.
Karayolu Taşımacılığının Dezavantajları:
• Karayolu taşımacılığında, karayolu bağlantısı olmayan yerlere ulaşım mümkün olmaz.
• Kötü hava şartlan, karayolu taşımacılığını olumsuz etkilemektedir.
• Aynı şekilde trafik problemlerinden de karayolu taşımacılığı olumsuz yönde etkilenmektedir.
• Taşman yük açısından, ağırlık ve boyut sınırlamaları vardır.
• Enerji tüketimi çok yüksek olduğundan dolayı maliyetlerde yüksektir.
Denizyolu Taşımacılığı:
Bugün dünya petrol taşımacılığının yaklaşık % 55'i, çoğu büyük petrol şirketlerine ait olan tankerlerle yapılmakta ve dünya denizlerindeki tanker trafiğinin de % 5O'sindcn fazlasını petrol nakli oluşturmaktadır. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak, denizlerdeki petrol kirlenmesi de artan petrol talebi ve üretime paralel bir şekilde hızla büyümüş; Özellikle Hazar petrollerinin dünya piyasalarına hangi taşıma sistemiyle ulaştırılacağı konusunun tartışıldığı günümüzde ise çok kritik bir önem kazanmıştır.
Hazar Denizinin kara ile kuşatılmış oluşu, işletilebilecek petrol miktarı oldukça fazla olan Hazar Havzası'ndaki Azerbaycan ve Kazakistan'ın petrol işletim alanlarının doğrudan denize çıkışını engellemektedir. Bu bakımdan üretilecek ham petrolün dış pazarlara taşınması zorunlu olarak deniz kıyısına kadar petrol boru hatları ve bundan sonraki taşımasında da tankerlere bağımlı olacaktır.
Burada söz konusu olan kritik tercih ne kadar miktar petrolün hangi güzergâhlardan boru hatları ile taşınarak kıyıya ulaştırılacağı ve daha sonra deniz taşımacılığına başlanacağıdır. Boru hatları kısa tutularak Karadeniz'e ulaşılmak hedeflendiğinde, uzun bir deniz geçişi söz konusu olmakta; böylece başta Karadeniz ve sonra Türk Boğazlan olmak üzere Türkiye'nin ilgili çevre alanlarını tehlikeye atmaktadır. Bu deniz taşımacılığının yoğunluğu, boğazlardaki çevre risklerini beraberinde getirecektir Bunlara ek olarak, hız faktörünün çok önemli olmadığı düşük değerli ürünlerin taşınmasında da denizyolu taşımacılığı tercih edilmektedir.
Denizyolu Taşımacılığının Avantajları:
• Denizyolu taşımacılığı, etkili ve ucuz bir taşımacılık yöntemi olduğundan, uluslararası ve hatta kıtalar arası taşımacılıkta büyük bir yere sahiptir.
• Denizyolu taşımacılığı, en ekonomik taşıma yöntemidir; bunun sebebi, yüksek miktarlarda yük taşınabilmesi, enerji tüketiminin azlığı gibi nedenlerden dolayı taşıma maliyetlerinin düşük olmasıdır.
• Denizyolu taşımacılığı, karayoluna göre yedi kat, demiryoluna göre iki buçuk kat daha ucuz; yakıt tüketimi bakımından da, karayolundan dört kat, demiryolundan iki kat daha ucuz bir taşımacılık yöntemidir.
• Ekonomikliği açısından, dünya pazarlarındaki rekabet göz önüne alınırsa, denizyolu taşımacılığı çok önemli bir konuma sahiptir.
• En önemli avantajı, çok büyük hacimli ürün taşımasını sağlamasıdır.
• Güvenilirliği yüksektir.
Denizyolu Taşımacılığının Dezavantajları:
• Liman, iskele gibi pahalı tesislere ihtiyaç duyulmaktadır, ulaşım ağının kurulması kıyı ve limanlarla ilgilidir.
• Yavaş bir taşımacılık yöntemidir.
Demiryolu Taşımacılığı:
İşletme maliyeti, karayolu ile taşımadan düşüktür. Demiryolu taşımacılığına uygun oluşu, oldukça düşük enerji tüketimi ve yüksek hızı sayesinde demir yolu taşımacılığı özellikle uzak mesafedeki taşımalar için ekonomik bir taşıma seçeneğidir. Fakat mevcut demiryolu şebekesinin iyileştirilmesi veya yeni bir demiryolu inşası gibi yatırımlar, mevcut sarnıç vagonlarının iyileştirilmesi veya yenilerinin alınması da petrol rezervlerinin ekonomik işletilmesini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdendir. Bunun yanı sıra demiryolu ile ihracat, siyasal ve sosyal istikrarsızlıktan ötürü kesintiye uğratılma ihtimali olan riskli taşıma şekli olarak kabul edilmektedir.
Demiryolu taşımacılığı; dolum yüklemesi ve alınması gereken güvenlik tedbirleri hepsi karayolu taşımacılığı ile aynıdır.
Demiryolu Taşımacılığının Avantajları:
• Karayolu taşımacılığı ile karşılaştırıldığında, gerek yük, gerek yolcu taşımacılığında demiryolları daha az enerji harcamaktadır.
• Ses kirliliği açısından, kara ve havayollarına göre daha az gürültülüdür.
• Hava, su, toprak kirlenmelerine etkisi, kara ve havayollarına göre daha azdır.
• Karayollarına göre daha az arazi gerektirmektedir.
• Sis, don, yağmur gibi olumsuz hava koşullarından karayollarına göre daha az etkilenir; bu da, güvenlik, konfor ve rahatlığı açısından önemli bir faktördür.
• Demiryolu yapım maliyeti, otoyol yapım maliyetinden daha ucuzdur.
• Demiryolu taşımacılığında, sabit maliyetlerin toplam maliyetlere payı yüksek olduğundan, özellikle kitlesel taşımacılığa en elverişli ve en ekonomik taşımacılık türüdür.
Demiryolu Taşımacılığının Dezavantajları:
• Kapsadığı pazar alanı, karayolu taşımacılığı ile karşılaştırılacak olursa, daha kısıtlıdır.
• Demiryolu taşımacılığında ilk yatırım maliyetleri yüksek olduğundan dolayı, genellikle devlet tarafından kurulup işletilmektedir.
Havayolu Taşımacılığı :
Petrol sektöründe tercih edilmeyen bir taşımacılıktır.



Petrol ve doğalgaz boru vanaları
hakkında daha fazla bilgi için
Gelişim Valf ve Makina San.Tic.Ltd.Şti.
katkılarıyla hazırlanan sayfaya

Türkiye Ham Petrol Boru Hatları
Irak-Ceyhan Petrol Boru Hattı :
Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Sistemi, Irak’ın Kerkük ve diğer üretim sahalarından, elde edilen ham petrolü Ceyhan (Yumurtalık) Deniz Terminali’ne
ulaştırmaktadır. Yıllık 35 Milyon ton taşıma kapasiteli boru hattı, 1976 yılında
işletmeye alınmış ve ilk tanker yüklemesi 25 Mayıs 1977’de gerçekleştirilmiştir.
1983 yılında başlayıp,1984 yılında tamamlanan I. Tevsi Projesi ile hattın kapasitesi 46,5 Milyon ton/yıl’a yükseltilmiştir. I. Boru Hattı’na paralel olan ve 1987 yılında işletmeye alınan II. Boru Hattı ile de yıllık taşıma kapasitesi 70,9 Milyon ton’a (500 Milyon Varil) ulaşmıştır.
BOTAŞ, hattın Türk topraklarında kalan kısmının mülkiyetine sahip olup, bu
kısmın işletilmesi, kontrolü, bakım ve onarımını da üstlenmiştir.
Batman-Dörtyol Petrol Boru Hattı :
Batman ve çevresinden elde edilen ham petrolü tüketim noktalarına ulaştırmak
üzere, 4 Ocak 1967 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından işletmeye açılan hattın mülkiyeti, 10 Şubat 1984 tarihinde, BOTAŞ’a devredilmiştir. Türkiye’nin ticari anlamda ilk boru hattıdır.
Batman’dan İskenderun Körfezi’ne ulaşarak, Dörtyol’da son bulmaktadır. Yıllık kapasitesi 3,5 Milyon Ton olan boru hattının uzunluğu 511 km.dir. Boru hattına entegre edilen besleme kollarıyla Batman, Diyarbakır ve Sarıl Bölgesi’nde üretilen ham petrol de Dörtyol’a taşınmaktadır. Batman’da ve Dörtyol Terminali’nde toplam 14 adet depolama tankı ayrıca, Sarıl’da 4, Diyarbakır’da 4 adet tank bulunmaktadır.
Ceyhan-Kırıkkale Petrol Boru Hattı :
Kırıkkale Rafinerisi’nin ham petrol ihtiyacını karşılayan boru hattı, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndan, Ekim 1983 tarihinde, BOTAŞ’a devredilmiş olup,
Eylül 1986 tarihinde işletmeye açılmıştır. 24 inç çapında 448 km. uzunluğunda olan hattın kapasitesi 5 Milyon ton/yıl sahip olan hat, ,10 milyon ton/yıl kapasiteyede çıkarılabilir. Güzergahı; Adana, Niğde, Aksaray, Ankara,Kırıkkale’dir. Ceyhan Deniz Terminali’nden başlayarak, Kırıkkale Rafinerisi’nde son bulan boru hattı sistemi 2 adet pompa istasyonu, 1 adet pig istasyonu, 1 adet DT (Kırıkkale) İstasyonu, 3 adet 50.000 m3’lük depolama tankı, 5 adet 10 m3’lük slop tankı,l adet 1.500 m3’lük relief tankı ve rafineri sahasında bulunan terminalden oluşmaktadır.
Şelmo - Batman Ham Petrol Boru Hattı:
Şelmo sahasında üretilen ham petrolü, Batman Terminali’ne taşıyan boru
hattının uzunluğu 42 km., yıllık kapasitesi 800.000 Ton’dur. 2007’de kapatılmıştır. Kapatma nedeni ise ; boruların çürümesi ,krozyona uğraması ve petrol hırsızlığın fazlası olmasıdır. Birde maliyetinin fazla olmasından dolayı TPAO isteği doğrultusunda faaliyetine son verilmiştir.
Bakü - Tiflis - Ceyhan Petrol Boru Hattı:
Hazar Bölgesi’nde üretilecek ham petrolü,dünya pazarlarına taşımak üzere tasarlanmış bir projedir. 1.074 km’lik bölümü Türkiye sınırları içinde olmak üzere toplam 1.774 km uzunluğundadır.
50 milyon ton/yıl kapasiteyle,Türkiye’nin en büyük uluslar arası ham petrol bor hattıdır. Hazar Denizi kıyısındaki sangachal terminalinden başlayan bu hat, Gürcistan’ı geçerek Türkiye’ye ulaşmaktadır. Ardahan, Kars, Gümüşhane, Erzincan, Erzurum, Sivas, Kayseri, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana'ya ulaşmaktadır.
BTC Boru Hattı Hissedarları:
• BP (Birleşik Krallık): %30,1
• State Oil Company of Azerbaycan (SOCAR) (Azerbaycan): %25
• Chevron (ABD): %8,9
• StatoilHydro (Norveç): %8,71
• Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) (Türkiye): %6,53
• Eni/Agip (İtalya): %5
• Total (Fransa): %5
• Itochu (Japonya): %3,4
• Inpex (Japonya): %2,5
• ConocoPhillips (ABD): %2,5
• Hess Corporation (ABD) %2,36
Boru hatlarında en stratejik yerler pompalama istasyonlarıdır. Boru hattının kendisine zarar vermek hem daha zor hem de meydana gelecek muhtemel bir hasar hızlı bir şekilde onarılabilmektedir. Fakat pompalama istasyonlarından birinin devre dışı kalması, boru hattından uzunca bir müddet faydalanamamak anlamına gelmektedir. Bu yüzden pompalama istasyonları çok sıkı bir koruma altında bulundurulmaktadır.

Türkiye Doğal Gaz Boru Hatları
Türk Akım Doğal Gaz Boru Hattı :
Türk Akım, Rusya'daki en büyük gaz rezervlerini doğrudan Türk gaz ulaşım ağına bağlayarak Türkiye, Güney ve Güneydoğu Avrupa için güvenilir bir enerji kaynağı oluşturan hat 2020 yılında açıldı. Rusya Anapa şehrindeki Russkaya kompresör İstasyonu ile Kırklareli vize ilçesine bağlı Kıyıköy Alım terminali arası 935 km'yi Karadeniz'in altından kat eden hat, 81 cm çaplı iki borudan oluşuyor. Denizin altında ilerlediği en derin noktası 2200 mt derinlikte. Birbirine eklenerek oluşturulan hatta, her bir parça borunun uzunluğu 12 metre. Türk Akım hat borularından biri Türkiye pazarına gaz taşırken, diğeri Lüleburgaz üzerinden Bulgaristan ve ilerisi Avrupa güneydoğusuna transit ulaşmakta. Her iki boru da 15,75 milyar mt³/yıl gaz taşıyor. Yani hattın taşıma kapasitesi 31,5 milyar mt³/yıl.
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) :
Azerbaycan Şah Deniz Doğal gaz sahasından 16 milyar m³/yıl doğal gazın taşınacağı boru hattıdır. Taşınan gazın %37,5'i Türkiye pazarına, %62,5'i Avrupa pazarına dağıtılmaktadır. 2018 yılında faaliyete başlayan hatın doğu ucu; Ardahan Posof noktasında Güney Kafkasya Boru Hattı (SCP) ile, batı ucu Edirne İpsala noktasında Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile birleşiktir. Bu iki bağlantı ucu arasındaki TANAP, 1850 km uzunluğundadır. Bu uzunluk ve 56 inç çapıyla Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’nın en uzun ve en büyük çaplı doğal gaz boru hattı ünvanına sahiptir. TANAP hattı tamamen SGC (Güney Gaz Koridoru)'nun paralelinde akmaktadır.
Türkiye-Rusya Mavi Akım Doğal Gaz Boru Hattı :
1997'de BOTAŞ ve Gazexport arasında yapımına anlaşılan bu hat ile, 16 milyar m³/yıl doğal gazın Türkiye pazarına sokulması hedeflenmiştir. Boru hattı merkezi Hollanda olan Rus Gazprom ve İtalyan ENI ortaklığıyla kurulan Blue Stream Pipeline B.V. tarafından inşa edilmiştir. Hattın tamamı 2005 yılında faaliyete girmiştir. Rusya İzobilnoye ile Türkiye Ankara arasındaki hat, üç etaptan oluşmaktadır.
Söz konusu doğal gaz boru hattının Rusya Federasyonu topraklarında kalan bölümü ile Karadeniz geçişinin finansmanı ve inşaatı GAZPROM Şirketi’nin, Türkiye bölümünün finansmanı ve inşaatı ise BOTAŞ’ın yükümlülüğünde gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında Samsun - Durusu’da Basınç Düşürme ve Ölçüm İstasyonu yapımı 15 Ekim 2002 tarihinde tamamlanmıştır. Mavi Akım Projesi’nin Türkiye topraklarındaki kısmı Samsun’dan başlayarak Amasya, Çorum, Kırıkkale üzerinden Ankara’ya ulaşmakta ve Ana Hat ile irtibatlandırılmaktadır. Hat, 20 Şubat 2003 tarihinde işletmeye alınmış, 17 Kasım 2005 tarihinde resmi açılış töreni yapılmıştır.

Türkiye-Rusya Batı Doğal Gaz Boru Hattı :
Alternatif enerji kaynaklarının araştırılması çalışmaları sonucunda, 1984 tarihinde proje onaylanmıştır. Anlaşma kapsamında; 1987 yılından itibaren, tedricen artan miktarlarda doğal gaz alımına başlanmış olup, 1993 yılında maksimum miktar olan 6 milyar m³/yıl’a ulaşılmıştır. Ülkemize Bulgaristan sınırında Malkoçlar’dan giren, Hamitabat, Ambarlı, İstanbul, İzmit, Bursa, Eskişehir güzergâhını takip ederek Ankara’ya ulaşan hat 845 km uzunluğundadır. Süreç içerisinde, Bulgaristan sınırında bulunan Malkoçlar Ölçüm İstasyonu'nun kapasitesi 8 Milyar m³/yıl'dan 14 Milyar m³/yıla yükseltilmiştir.
Türkiye-İran Doğu Doğal Gaz Boru Hattı :
Yıllık 10 milyar m³ İran doğal gazının boru hattı ile Türkiye pazarına sokan hat 1996'da temelleri atılmış, 2001'den itibaren de gaz alımı başlamıştır. Bu kapsamda inşa edilen, yaklaşık 1491 km uzunluğundki hattın boru çapları 16 - 48 inç arasında değişmektedir. Doğu Anadolu Doğal Gaz Ana İletim Hattı, İran Bazargan ölçüm istasyonundan, Türkiye Doğubayazıt’ta, buradan da Erzurum, Sivas ve Kayseri üzerinden Ankara’ya uzanmakta, bir kolu da Kayseri, Konya üzerinden Seydişehir’e ulaşmaktadır.
Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğal gaz Boru Hattı :
Azerbaycan’ın Güney Hazar Denizi'nden 6,6 milyar mt³ gazın Türkiye pazarına taşıyacak olan hat 2007 tarihinde hizmete başlamıştır.
